17 Aralık 2010 Cuma

Sanal Yazarlık Kurs girişi

Çizgili Forum'da başladığım ve iş yoğunluğum sebebiyle son zamanlarda geliştiremediğim "sanal çizgi roman yazarlığı kursu" giriş yazım:

Biliyorum ki herkes "yazarlık" deyince forumun havasına da uygun olarak önce çr senaryoya kilitlendi sonra da öykü yazarlığına. Belki de çoğunluk hemen o konulara girişilip konuşulmasını bekliyor. Temel olarak haklı bir talep ancak yazarlık-sanat bağlamında temel başka bir yerden başlıyor ki biz de oralardan başlayalım bence.

Aşağıdaki heykele bakarak ilerleyelim... Sahibi belirsiz bir sağ el, elinde tuttuğu taşımsı şey ve içinde bacaklar...:
Rodin'in bu heykeli "Tanrı'nın insanı kilden yaratışını" betimliyor!

Çr veya değil, ne yazılırsa yazılsın önemli noktalara dikkat etmek gerekir:

1. Sanat yapıtı bilgiyle ilgilidir. Bir bilgi barındırır ve onu iletmek üzere ortaya çıkarılır.
2. Bilgi üretenin bilgisidir ve bilgiye hakim olduğu ölçüde aktarabilir.
3. Alımlama... Okuyucu estetik, entellektüel ve bilgisel yeterliliği nisbetinde eseri kapasitesi kadar anlar.

Bu göstergebilim ustalarından birinin belirlediği şu üçlemenin de alt yapısıdır:

Gösteren - Gösterge - Gösterilen

başka bir deyişle...
Üreten - Üretilen - Alıcı

Unutmayın "birisi, birilerine, bir şeyi anlatmak için üretir ve ortak dili veya aynı imgeleri kullanır. çince bilen birine rusça konuşup arapça anlaması beklenmez. Ha belki "sanat" adı altında eserle muhatap olan alıcının da bilgilenmesi amaçlanabilir. Bu durumda üreten alıcıdan bir gıdım önde gider. Burada bahsettiğim yol göstericilik veya liderlik v.s. değil estetik bir öndeliktir. Heykel örneğinde olduğu gibi."

Şimdi yazarlık kitaplarının öğrettiği ilk şeye geçelim ve devam edelim:

TEMA veya Önerme... Tema, kompozisyon yazarken bize öğrettikleri ilk şeyle yakın anlamlıdır: Anafikir. Hani hatırlarız hepimiz "ayağını yorganına göre uzat"ın ana fikri nedir bu konuda.... Ancak anafikir daha çok kısa ve basit yapılar için kullanılan bir kavramken Tema (önerme) daha teknik bir kavramdır ve sık sık karşınıza çıkacaktır.

Yukarıdaki örnekten gidersek atasözün teması "tutumlu olmaktır"! Bu konuda yazmak isteyen kişi ailesinden örnek verebilir mesela. O zaman da bu temayı açıklamak için aile ilişkilerini, paranın döngüsünü, ailedeki kişilerin görevlerini açıklar. Bu da "yan temayı" doğurur. Her metin ana ve onlarca yan temadan oluşur. Bu yan temalar ana temayı beslemek için kullanılır.

Bir atasözünden örnek verip 600 sayı çıkan bir çizgi romana uyarlanmasını ve hemen anlaşılmasını beklemek haksızlık olacaktır. Bu durumda temayı biraz daha açmak gerekebilir.

Yakın zamanda kullanılmaya başlanan ve çabuk yayılan "konsept" kavramı belki çr'ye daha çok uyar bu durumda. Özellikle reklamdan dilimize girmiş olan bu kavram olaya cuk oturur.

Sözgelimi Kızılmaske'de konsepte bakalım: Ormanda yaşanılan ve nesilden nesile aktarılan bir kostüm ve isim kötülüklerle mücadele eder.

Bu bir çr'nin ana temasıdır veya daha çok konseptidir. Tüm öyküler bu temel üzerine inşaa edilir ve varyasyonları üretilir. Her öykü, her sayı aynı çerçeve içinde geçer. Yok çocuk olur, yok evlilik, yok yeni güçler, yok güç kaybı, yok efsaneler, tanrılar, uzaylılar... Olaya dahil olan pek çok şey sadece konsepti besler. Buna karşın Kızılmaske "şehre taşınırsa" ve orada yaşamaya başlarsa konsept "şehir de bir cangıldır"a kayabilir. Konsept değişmez değildir. Değişmez olan eğer kahraman ve hikayesi "tip" düzeyindeyse alt yapısıdır. Buna sonradan geri döneceğim.

Yine bir örnekle Örümcek Adam'a bakalım. Bilka'dan takip edenler hatırlarlar, liseli bir yetim hayata tutunmaya çabalarken üstün güçlere kavuşur ve "büyük güç büyük sorumluluk ister" diyerek Küçük Emrah olmak yerine topluma ve hayata görevlerini yerine getirmeye çabalar. Daha sonra bu düstur toplum olayını aşar ve uzaya açılır. Avengers'la bambaşka bir anlam kazanır. Anne babanın ikili casus olduğu ortaya çıkınca bu söz vatanseverlikle örtüşür. Son olarak da Captain America'yla birlikte terörist avına çıkar dünyaya açılır kahraman. Artık amerikanın dünya jandarmalığının savunucu sözü olur "büyük güç büyük sorumluluk ister".

Konsept, değişken olmakla birlikte kahramanın değişim esnekliğine bağlı olarak farklılaşabilir. Ama yine de genel bir alt yapıdır ve ana temanın yerini tutar. Bundan sonra yazılacak her şey yan tema içerir.

Yine de her öyküye ayrı ayrı bakarsak her öykünün ana konsepte bağlı olarak kendi içinde ana ve yan temalara sahip olduklarını görürüz. Bu da sürekli üretilen çr eserlerin kafa karıştıran kısmıdır.

Watchmen'de bu kafa karışıklığı yoktur mesela. Bir romanda veya bir defalık yazılmış öykü, şiir, sinema ve tiyatroda da yoktur. Olay başlar biter tema ve yan temalar bellidir, son sayfayı kapatırsınız olay biter. Buna karşın arkası yarın mantığını içeren dizilerde ana konsept temel alınırken her öyküde farklı tema ve yan temalar yer alabilir ve o şekilde düşünülmelidir.

Çr yazarlarının bir çoğu bir şey söylemek yerine bir buluş üzerine odaklanırlar maalesef. Amerikan örneklerinde binlerce kısa sürmüş seri veya iyi bir başlangıç yaparak ilerleyememiş çr'lere rastlarız. Başlar, biter. Hatta yarım kalır. Bizde de durum farklı değildir. Konsepti belirlenmemiş, buluşlar üzerine kurulmuş bir türlü ilerlemeyen çr'lerle doludur ortalık ve bunların çoğu basılamaz bile.

Örümcek Adam örneğine dönersek: Yetim ve parasız bir genç yengesiyle hayata tutunma mücadelesi vermektedir.

Bizde olsa: Bizdeki versiyonu Küçük Emrah'tan başka ne olabilirdi sizce? Hayata kaybetmeye gelmiş, looser bir anlayışın arabesk kalıntısı ve sözcüsü. Üstün güçleri de olsa her fırsatta ağlayacak bir tip. Eğer amaç milleti ağlatıp melankolisinden istifade etmekse doğru bir iştir onu belirteyim. Ucuzdur ama doğrudur.
Orjinali ise: Bilimde ilerlemeye uğraşan, yeteneğini geliştiren, çalışan, yengesine destek olan, kaybetmeyi aklından bile geçirmeyen bir gencin azim dolu mücadelesidir ve hedef kitlesi gençler olan çr'nin mesajı da teması da örnek model teşkil ederek yılgınlığın önüne geçmektir: Her genç potansiyel kahramandır ve zorluklar onu yıldırmamalıdır!

Hedef kitle... İşte kilit sözcüklerden biri. Sanat eseri herkesi hedefler ama asla herkese ulaşmaz. Sanatçının söylemek istedikleri sanatçının bilgisiyle alıcısının bilgisinin ortak kaygılarıyla yoğrulduğu noktada buluşur. Heavy Metal'i herkes dinlemez mesela. Anlamaz da. Buna karşın spor programlarında fon müziği olarak Metallica çalabilir gerilim atmosferine uygun olduğu için.

Evet... Konu dallanıp budaklanmadan bu yazının ana fikrine dönelim: Ana fikir olmazsa ve söyleyecek bir şeyiniz yoksa elinizdeki materyali doğru kullanıp, sağlam eser, doğru eser üretip başarılı olunamaz.

Heykel örneğinde olduğu gibi: Malzeme taş-çamur-kil, heykeltraş taşa "can" vermektedir, tanrı kil'e-çamura hayat vermiştir, heykeltraş kendini tanrı gibi görmeye başlar ve kendi eline ve işine bakarak onunla aynı işi yaptığını düşünse de tanrıya hayranlığını ve yaratıcı gücüne saygı duyarak onurlandırır ve tanrıyı yaratırken hayal ederek heykeli yaratır. Tanrı en yücedir ve insan ancak onun küçük ölçekli yaratıcılığına sahiptir.

Söyleyecek sözünüz yoksa kahramanınız veya hikayeniz olduğu yerde sayar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder