8 Ocak 2011 Cumartesi

Sanal ÇR Senaryo Atölyesi 2

Doğduk, büyüdük, öldük... Ana Konsept bu: Yaşam
Bebeklik, çocukluk, gençlik yetişkinlik, orta yaş, yaşlılık yan konseptler
Her dönemin kendine has bölümleri vardır... Ana konsepte bağlı en yan konseptler
Konseptler esnekliğe uygun olarak değişir. Ana konsept ise aynıdır: Yaşam.

Bir duruma tepki göstermek... Mesela canımızın yanması - Tema

Bebekken ağlarız - Yan tema
Çocukken duruma göre ağlarız - yan tema
gençken yanlız kalınca - yan
yetişkin hiç kadar - yan
yaşlıyken çokça olabilir - yan

Ana Tema - Can yanması/tepki olarak ağlama

Tiyatro için şöyle bir söz kullanılır (kime ait bilmiyorum): "Tiyatro insanı eşiklerde sınar!"

İşte temamızı etkili kılacak olan da bu "eşik"tir. Önce bir hayat kurmak, konsept yaratmak gerekir. Sonra söyleyecek sözümüzü belirlememiz gerekiyor. Ardından da bu sözleri anlatacak en uygun durumu yaratmak: "çatışma".

"Çatışma" bu durum yaratmanın teknik adıdır. Bahsedilen savaşmak veya karşılıklı ateş etmek değildir
(bunu bizim sınıfta soran olmuştu da)
Çatışma, temayı en iyi anlatacak durumun karşıtlıklar üzerinden anlatılmasıdır. Mesela Batman anne ve babası öldürülen bir çocuğun adeta dellenerek dövüş çalışması hikayesidir. Örümcek ise aynı olayı kendi hatası yüzünden yaşar ama dellenmez, son derece mantıklı karar alır. Daredevi'in babası da öldürülür ve Matt okuyarak adam olmayı tercih eder sonra adalet adına iki yönlü savaşır. Nedense ben 1963 yaratımı Örümcek ve Daredevil'in Batman'in kostümsel ve mantıksal iki gerçekçi versiyonu olduğuna inanıyorum o ayrı bir mevzuu


Ana Konsept: Çocuk-gencin kahramanlık serüveni
Eşik - Bir aile ferdinin katli karşısında tepki gösterme

Olay burada düğümleniyor: ÇR kahramanı (veya tiyatro, veya sinema v.s.) ne yapar bu durum karşısında?

Kendini dine verir, allah'a sığınır
Polis/avukat/yargıç olur adalet dağıtır
Arabesk olur hayatını kadere ağlayarak geçirir
v.s.

Yazarın-yaratıcı sanatçının karar vereceği noktaya döndük: Ne söylemek için yazılıyor?

Batman örneği nanılmaz klişe bir western veya ilkel seçimdir. Yaratıcıları onu sıradan bir "gitti vurdu kırdı"cı olarak sunarlar okura.
Stan Lee ise gerçekçidir ve ileteceği mesajı düşünür: Doktor bu ne bunu insan yiyecek!
yani gençler ve çocuklar okuyacak! Okuyan, adam olan kahramanlar yaratır yazar ve onları gerçekçi bir seçim yapmaya zorlar. Bu şekilde yazar dünya görüşünü de gençler üzerindeki hassasiyetini de öyküsünün ana konsepti haline getirir. Uzun süre tüm öyküler bu konsept üzerinden ilerler.

Bu ikisinden hangisi doğru bir yazarlık örneğidir? Her ikisi de. Yazar-yaratıcı sanatçı görüşünü anlatmaktadır ve onun bileceği iştir tarzı. Beğenip beğenmemek ayrı şeylerdir.

Buradan tema ve eşikten sonra keskin bir dönemece giriyoruz: Seçim!

Tüm örneklere bakın göreceksiniz, kahraman seçim yapar!

Superman dünyaya hükmedebilirdi, Batman kendini lükse veren sıradan playboy olarak kalabilirdi, Zagor kılavuz olabilirdi, Mister No amerikaya döner sineksiz yaşayabilirdi, Martin Mystere okulunda ders verirdi poposunun üzerinde oturup...

Kahramanların ilk seçimi konsept gereği hayata karşıdır: Ne yapacak elindekilerle? Daha doğrusu yazar ne yapmasını istemektedir? Neden?

5N1K kuralına burada değinmek gerekiyor gibi. Genel kanı ve yanlışlık bir çok kişinin çr kahramanını olayları yaşayan kişi olarak görmesi oluyor (yaşadığım örneklerden yola çıkarak söylüyorum). Oysa onu birileri yazıyor. Okuduğumuz - izlediğimiz her eser bir sanatçıya aittir ve öyle ya da böyle bizler de bu yola girmeye hazırlanıyoruz azıyla çoğuyla.

5N1K... Gazetecilik terimi. "ne? ne zaman? nerede? nasıl? neden? kim(e)?"... Bunları düşünmeden yazmak mümkün değildir. Ancak bu şimdilik aklımızın bir yerinde kalsın. Buna döneceğiz.

Kahraman neyi seçecek? Neden?

Kafadan sallıyorum...
Konsept - Bencil süper kahraman.
Tema - İnsanlara yardım yanlıştır. Bunu hak etmezler.
Eşik - Küçük bir çocuk ölmek üzeredir.
Seçim - Kahraman yardım etmemeyi uygun bulur.

Öykü - Kahraman uçarken bir çocuğun inşaatın altıncı katına çıktığını görür. Ona yönelirken çocuk düşer ve son anda bir çıkıntıya tutunur. Kahraman çocuğa yaklaşırken gelecekte böyle aptal bir çocuğun kendisine dah çok iş çıkaracak bir aptala dönüşebileceği yönünde karara varıyor ve yönünü değiştirerek onun düşerek ölmesine izin veriyor.

Bunu yazmak benim için çok zordu çünkü "çocuk" dendi mi aklım çıkıyor birine bir şey olacak diye. Ancak alışılmış kalıpların dışındaki bu örnek akılda kalıcı olacaktır diye uydurdum.

Evet, kahraman bir seçim yapmış ve ana konsepte bağlı olarak bencilliğini korumuştur. Temaya da sadıktır. Eşik'te kalmış ve kapıdan içeri adım atmamıştır. Yardım etmemeyi seçmiştir.

Tümü bir "tutarlılık" içerisidedir. Bu kavram karakterin özelliklerine göre de önem kazanmaktadır. Durum karşısında kahraman kendisine biçilen karakter özelliklerine göre davranır. Bu kahraman çok hayırsever olup böyle davransaydı okuyucu beklentisi boşa çıkardı.

Örneğin Merlin dizi filminde Ejderha ona defalarca "Modred"i öldür dedi. O ise hep ona yardım etti. Biliyoruz ki Modred en büyük düşmanı olacaktır. Morgan'ı öldür dedi. Ona da yardım etti. Yaradılış gereği emre körü körüne itaat edecek biri değildir Merlin ve merhametlidir. Başına bela alacak da olsa Merlin kişiliğine ters düşen hareketlerde bulunmaz.

Örümcek asla öldürmez. Wolverine affetmez. The Spectre günahkar buldu mu cehenneme gönderir işkenceyle v.s. Bu temel olarak "tutarlılık"tır. Ancak yan temalara uygun olarak Wolverine insafa gelebilir. The Spectre nedamet getireni allaha havale edebilir. Konseptin zorlandığı, ana temanın değiştiği, yan temaların buna göre farklılaşmasıyla ilginç görüş, bakış açıları, şaşırtmalar, sürprizler veya yeni mesaj iletimi kaygısı sözkonusu olabilir. Bu yazarın seçimidir. Veya editörün veya yayınevinin genel politikasının.

Şu konsepti biraz daha açmak istiyorum... Yazarın hayata baktığı bir duruşu vardır. Hayat felsefesi, dünya görüşü, siyasi düşünceleri v.s. hep bu duruş içindedir. Çoğunlukla yazar bilerek veya bilmeyerek bu görüşünü eserlerine aksettirir. Bu da yaratılan kahramanın konseptine yansır. Karakterini belirler. Eşikler karşısındaki seçimlerini belirler. Öykülerinin temaları hep duruşunu yansıtır. Ancak bu asla "propaganda" kabalığında olmazi olmamalıdır. "Mesajını açıkça söyleyen senaryo-oyun kötüdür" derdi Turgut Özakman hocamız. Kör göze parmak ve bayağılık veya ucuz iştir bu.
Duruş önemlidir. Hayatın neresinde duruyoruz ve kime ulaşmaya çabalıyoruz? Neyi anlatmaya çabalıyoruz? Nasıl anlatmaya çabalıyoruz? Hangi zaman aralığıyla ulaşmayı hedefliyoruz? Karın ağrımız ne, neden anlatmaya çabalıyoruz?

Belki de buradan geçilmesi gereken basamak: Hedef Kitledir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder