6 Nisan 2016 Çarşamba

AK Kanatlıların Lanetli İktidarı, Sarayı ve Terörü

Inhuman’lar (İnsandışılar) Marvel Comics evreninin farklı güçlere sahip kurgusal bir ırkıdır. Her biri farklı süper güce sahip bu varlıklar dünyada binlerce yıldır vardırlar ve mitolojik hikayelere konu olmuşlardır. Ancak ilginçtir ki Marvel Comics onların varlığını ancak keşfetmiş gibidir.

Yıllarca adeta dolgu malzemesi olarak kullanılan bu ırk ancak yakın zamanda aktif olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bunun dışında geçmişleri hakkında değişik bilgilere de farklı kaynaklardan ulaşabiliyoruz. Örneğin insandışıların bir kolu olan Ak Kanatlı diktatör zorbaların hikayesini ancak THOR’un 1984 yılı Annualından (12) öğrenebiliyoruz.


Marvel Comics evreninde ilk kez 1965 yılında yayımlanan Fantastic Four 45. sayısında görülen Inhumans aslında daha eskiye dayanan bir tarihe sahiptir. Medusa ve Gorgon adlı karakterler yine aynı serinin 36. ve 44. sayılarında ırkın tamamından önce okurla tanışmışlardır. Efsanevi Attilan kentleri ise çok daha eskidir. Kent ilk olarak Jack Kirby’nin 1941 yılında yazıp çizdiği TUK The Caveboy adlı dizide ortaya çıkmıştır. Attilan yıllar sonra Stan Lee-Kirby işbirliğiyle Marvel Comics evrenine uyarlanmıştır.

Bu uyarlamada ortaya çıkan ırktanTriton, Medusa, Black Bolt (Zeus göndermesi), Gorgon, Karnak gibi isimler hep mitolojilerden bildiğimiz isimlerdir. Marvel’a göre bu süper güçlü ve farklı görünümlü karakterler dünyadaki insanlardan izole bir yaşam sürmüş olsalar da ara ara insanlarla temasa geçmeleriyle onlara ilham vermişlerdir. Mitolojideki yaratıkların kökeninin bu olduğu ileri sürülür. Bir bakıma Inhumans ırkı aslında bir tür tanrısal güçtür. Veya değildir. İnsanlara göre tanrısal olsalar da aslında bu varlıklar bir tür deney ürünüdürler. Milyonlarca yıl önce gerçekleşen uzaylı Kree-Skrull ırkları savaşı sonucunda Kreeler tarafından silah olarak üretilmişlerdir.

İnsanlardan uzak durmak için sürekli yer değiştiren Inhumans kentlerini de yanlarında taşımaktadırlar. İlk olarak kuzey Atlantikteki bir adada gizlenen ırk daha sonra sırasıyla And dağları, Himalayalar, Ay’ın mavi bölgesi ve son olarak da Kree dünyası Hala’ya taşınmıştır.

Bir de gökyüzündeki bir diktatör sarayına…

Peter B. Gillis’in senaryosunu yazdığı, Rick Howell ve Sam De La Rosa’nın çiziminde ortak çalıştığı “An Untold Tale of the Inhumans!” üstbaşlıklı “Island in the Sky” hikayesinde Inhumans tarihçesinde yer alan yüz kızartıcı bir diktatörlük olayını öğreniyoruz.


İnsanlardan uzak duran, üstün güçlerini onlara üstünlük sağlamak için kullanmayan bu mütevazı ırk nasıl olduysa kendi içinde diktatör yaratmış, ayrılığa düşmüş, bir grup diğerine zulmetmiş, dahası inşa ettiği sarayla göklere taht kurarken hızını alamayarak kendi taraftarlarını da yok etmeye başlamıştır.


Hikaye UATU’nun (The Watcher) anlatımıyla başlıyor. Görünen o ki bu vahim olay gerçekleştiğinde Attilan daha ada olarak biliniyormuş. Ve o zamanlar sayıları artan kanatlı Inhumanslar diğerlerinden daha özgürce hareket ederken farkına varmadan bir üstünlük duygusuna kapılmışlar.

Gittikçe artan kibirleriyle yerde yaşamak zorunda kalan ırkdaşlarını aşağılamaya başlayan bu kanatlı topluluk zamanı geldiğinde Kylus önderliğinde taleplerde bulunmaya başlamış olsalar da onlara insan ırkına görünme yasağının devam ettiği bildirilmiş, ancak yine de gökyüzünde yaşayabilecekleri bir saray yapılması izni verilmiştir. Ancak bu gökyüzü sarayı inşası iznini uygulayan kanatlılar değil yine de yerde yaşayanlar olmuştur.

Sonunda inşaat tamamlandığında gökyüzünde yüzlerce kanatlıya ev sahipliği yapabilecek büyüklükte görkemli bir saray vücut bulmuştur. Kanatlı topluluk buraya taşınarak hayatını devam ettirirken işler çirkinleşmeye başlamış. Gökyüzünden aşağı çöplerini yerde yaşayanların üzerine atmaya başlayan kanatlılar bu defa tepkiyle karşılaşmış, yerde yakalananlara saldırılar olmuştur.

Bunun üzerine toplanan kanatlılar çok da haklılarmış gibi yerdekilere baskı uygulamaya karar vermişler. Ancak içlerinden biri, bir kırmızı yarasa kanatlı Cheiros bu karara karşı çıkarak Ak Kanatlıları sağduyuya davet etmiş. Ancak bu iyi niyetli davranışı tutuklanmasıyla sonuçlanmıştır. Bu da yetmemiş gibi AK Kanatlılar kendilerinden olmayan, Ak kanat taşımayan tüm kanatlıları yerdekilerle işbirliği yapan komplocular olarak itham ederek sırayla tutuklamaya girişmişler. Hatta bu davranış ciddi bir mağduriyet pozlu paranoyaya dönüşmüştür. Sorguya alınan kızıl kanatlı Cheiros “Ben düşmanınız değilim. Sizin düşmanınız korkudur.” diyerek içine düştükleri hatayı vurgulamıştır.


Bu sırada AK Kanatlılardan, saraylarından ve terörlerinden bıkan yer halkı gökyüzünde süzülen sarayın yerle olan bağlantısını kesmiş, onlardan kurtulmuştur.

Bu sırada fantastik bir olay gerçekleşmiş. Havadaki saray yerçekimine yenilerek yere çakılacağına havada süzülmeye başlamıştır. Bu arada da AK Kanatlıların aşağıladığı yerdeki halkın onlara yemek vermeyi kesmesiyle sarayda açlık baş göstermiş AK Kanatlılar kibirlerinin ve iktidarlarının yenilebilir bir şey olmadığını öğrenmişlerdir. Bu da onları daha da ilkel olan insanlara yöneltmiş, hırsızlığa itmiştir.



 Yıllar sonra AK Kanatlıları yoldan çıkaran ve onları nefret edilen, zorba ve hırsız bir topluluk haline getiren deli Kral Kylus uzun yönetiminin bir yerinde ölünce bu topluluk durulmuş kendini biraz toparlamıştır.

Bu olaylardan binlerce yıl sonra, tarihler 1920 yılını (kurgusal tarih) gösterdiğinde ilginç bir olay yaşanmış, hangi uzaylı ırka ait olduğu bilinmeyen bir uzay gemisi AK Kanatlıların sarayına çarpmış içinden küçük bir bebek çıkarılmıştır. O dönem yönetici olan 18. Aerivar bir karar alarak bu bebeğe binlerce yıl önce onurunu ayaklar altına aldıkları kızıl kanatlı Cheiros’un kanatlarını vermiş, o bebeği kendi temsilcisi yapmıştır. Daha sonra Red Raven adını alarak dünyalı kahramanlarla dost olacak, haksızlıklarla mücadele edecek olan kahraman da işte bu bebektir. 

Kibirli AK Kanatlıların iktidar, saray ve terör sevdası da böylece unutulmuş, kızıl kanatlı bir kahramanla şerefleri kurtulmuştur. Böylece Inhumanslara ait bilinmeyen tarihi bir ayrıntı da dağarcığımıza girmiş olur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder