Daha önce her sohbette ve yazımda (TUZLA) belirttiğim gibi Ken Parker – Alaska gelmiş her sayısı üzerine tez yazılabilecek geçmiş en iyi çizgi romandır. Comics ekolü okumayı tercih ediyor olmakla birlikte çizgi roman sanatı denince aklıma comics değil, fumetti değil, frankofon değil, manga değil ekolü olmasına rağmen bağımsız bir yapıt olduğunu varsaydığım Alaska’yı hatırlıyorum.
Bu sıralar Italyan çizgi roman ekolünden Dampyr tutkunu olduysam da (ülkemizde yayınının durması halinde takip edebilmek için İtalyanca öğrenmeye hazırlanıyorum :) Alaska – Ken Parker vazgeçilmez bir eserdir benim için.
Geçen yıllarda sevgili eşim Arzu Suriçi Kireççi’nin de rol aldığı Cem Yılmaz imzalı “Hokkabaz” sinema filmi gösterime girmiş izlenme rekorları kırmıştı hatırlarsınız. “Alaska’yla ilişkisi nedir?” derseniz bir iki benzerliği dışında bir şeyi yok derim. Hani amaç “bu film buradan araklandı tarzı” bir magazin halt etmesi değil çağrışımları paylaşmak.
Tay Yayınları’nın Alaska adıyla bastığı Ken Parker serisinin 31. sayısının ismi “Sihirbaz ve Ailesi”. Geçenlerde yayını durdurulan JULİA adlı çizgi romanın da yazarı olan başarı örneği Giancarlo Berardi imzalı öykünün çizeri Trevisan.
Hemen benzerlikleri anlatayım: Bir sihirbaz var bir de eşini kaybedince daha huysuz olmuş bir yaşlı adam-kayınpederi… O kadar!
“Bir varmış bir yokmuş…. Eskiden masallar böyle başlardı… Orta Montana’da mart ayı sonunda, her tarafa ilkbahar mucizesinin hissedildiği o güzel günlerde geçen hikayemiz de böyle başlıyor… Bir varmış…” sözleriyle başlıyor bu öykü.
Belki de Alaska’yı büyük “S”li sanat yapıtı yapan bir çok zaman içerik olarak barındırdığı kapitalist sistem eleştirisi, insan doğasının sorgusu, uygarlık’ın yergisinden başka çizgi romanı yapısal olarak da farklı ele almasıdır.
Genel olarak çizgi roman demek bir kahramanın kahramanlık yaptığı ve her şeyi çözdüğü, başardığı bir kurgu demektir. Buna karşın kahramanımız Ken Parker bu hikayede olduğu gibi bir çok öyküde ya çok sonra görülür, ya kahramanlık yaparak kazanmaktan çok kaybeder ya da neredeyse hiçbir şey yapmaz.
“Sihirbaz ve Ailesi” hikayesinin yukarıdaki masal anlatımlı girişi kahraman tarafından anlatılmaktaymış bunu taa en sonda öğreniyor okuyucu. Özetle durum şu:
Sihirbaz ve Ailesi sahneye de dönüşebilen at arabalarıyla bir kasabaya doğru yol almaktadır. Sevimli bir ailedir. Ken Parker’la tanışırlar. Daha sonra gösteri yapmak üzere girdikleri kasabada bir soygun olduğunu ve Ken Parker’ın suçlandığını öğrenirler. Sihirbaz olayı çocuklarının yardımıyla çözer ve son sayfalarda Ken Parker işe karışana kadar gerçek kahraman olur.
Kahraman bu sayıda ancak 15. sayfada ortaya çıkar ve onlara misafir olur, 19. sayfada yanlarından ayrılır. 24. sayfada kahraman kasabaya büyük tantanayla giren ve gösteri broşürü dağıtan aileyi otel penceresinden traş olurken izler. Sayfa 34’de şerif yardımcısı onu tutuklamaya kalkışır. Sayfa 42’de kaçma kovalamacanın sonunda yakalanır. 46. sayfada Sihirbaz ve oğluyla konuşur gizlice ve yardım alacağını öğrenir. 48. sayfada tek kare görünür. Sonra ara ara birkaç kare görünür. Finale yakın hapisten kaçar. Soyguncu ortaya çıkmıştır onu yakalar. Bu hikayeyi onun bir okulda çocuklara anlattığı görülür ve baştaki masal girişinin sebebi anlaşılır. Öğretmene kur yapar ve tavlar. Kahramanlık kuralına uyan tek şey “kızı kapması” olur.
Son derece keyifli bir western-dedektiflik öyküsü ve son derece keyifli bir ana kahramansız kahraman çizgi romanı “Sihirbaz ve Ailesi”. Bu arada unutmadan belirteyim hikayedeki yaşlı amca yaşına uygun dünya tatlısı bir teyzeyle evlenmeye karar veriyor ve ailesinden ayrılıyor Hokkabaz filminden farklı olarak.
Okumayanlara duyurulur: OKUYUN… Alaska / Ken Parker okuyun! Sanat'la hayata bakın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder