30 Nisan 2014 Çarşamba

CREEPY, SİSTEME İNAT GRİ ALANLARDA GEZİNEN KORKU ÇİZGİ ROMANI!

Bugün ana akım içinde yer alan Amerika menşeili çizgi romanların hemen hepsinin “sistem propagandası” yaptığı görülürken, Creepy, “ötekinin” olmadığı bir dünyanın kapılarını açar okurlara. Lal Kitap’ın koleksiyon dizisi olarak dilimize kazandırdığı “Creepy” çizgi romanına dışarıdan bakanlar bu çizgi romanı sıradan korku ögelerini kullanan basit bir dizi olarak görebilir. Bu öykülerde katıksız bir dehşetin vampirler, kurt adamlar, zombiler, canavarlar, mumyalar aracılığıyla alttan alta bir takım mesajlar ilettiği görmezden gelinebilir. Hatta bir çok okur Creppy’nin evrensel bazı olumlu mesajları barındırdığını kabul da etmeyebilir. Oysa büyük yazar Shakespeare’in Hamlet’inde hayalet, Macbeth’inde cadılar cirit atarken kehanetler havada uçuşur, Goethe’nin Faust’unda okurun (izleyicinin) karşısına şeytan çıkmaktadır ve bahsi geçen geçmeyen eserler bugün edebiyatımıza yön vermektedir.
Creepy, zor anlaşılabileceğini bile bile işin kolayına kaçarak sistemin sözcülüğünü yapmak yerine zor yolu seçmiş, öncülü EC Comics’in açtığı yoldan ilerleyen son derece cesur ve başarılı bir yayındır bu bakımdan.
1950’nin komünist avı mevsiminde Entertaining (Eğlendirici) Comics (EC) adlı yayınevi, “öteki” peşinde koşturan ve onun varlığı sayesinde ayakta durmayı politika olarak benimsemiş muhafazakar yapının maşası olmamaya karar vermişti. “Ötekileştiren” sistemin genel olarak yapısı alıcı kitleyi belli bir siyah-beyaz ayrımı üzerinden güdülemektir. Okur farkına varmadan beyazın yanında yer almaya davet edilerek iyi oldurulur, siyah tarafta yer alan çirkin, ucube, eciş bücüş kişilerse siyah tarafın temsilcisi olarak siyahlar içinde kötü olarak sunulur. Bunlar düşmanlardır ve yok edilmelidirler.
Ana akım çizgi romanlarında bir şekilde bayrağa sarılarak ortada gezinen süper kahramanlar bu koşullamayı gerçekleştirmeye çalışırken EC’nin ortaya çıkarak “gri” bir alanı işaret etmesi o yıllarda çok ciddi bir sarsıntıya neden olmuştur. Savaş sahneleri Amerikan askerlerinin üstünlüklerini değil insan olarak sıkıntılarını işlemiş, canavarlar çoğu zaman insanlardan daha insan olmuş, siyah olarak sunulan her şey hoşgörü içinde ele alınarak “öteki” olmak yerine “anlaşılmak” istenmiştir. Dahası çizgiler son derece yetenekli sanatçıların elinden çıkmış, şiddet sahneleri ancak 1970’ler sinemasının rahatça ele alabildiği açıklıkla kağıda son derece başarılı bir şekilde aktarılmıştır. İronik olarak eğlendirici adını taşıyan korku çizgi romanları yayınlayan yayınevi o dönem politikacıları tarafından hiç de eğlendirici bulunmamış kapatılmıştır. EC comics bahanesiyle çizgi romana denetim getirmeyi hedefleyen sansür kurulu kurulmuş (Comics Code Autorithy) çizgi roman o tarihten sonra adeta evcilleştirilmiştir.

EC Comics’in Mirası Devralınıyor
EC comics’in bu cesur atılımı ve çizgi romana kazandırdığı kalite bir çok çizgi roman sever gibi 1960’larda satış rekorları kıran korku sineması dergisi çıkaran James Warren’ın da hafızasında yer etmişti. Warren, 1964 yılında EC comics deneyimi olan olmayan bir çok ünlü yazar ve çizeri bir araya getirerek EC comics alt yapılı CREEPY dergisini çıkardı.
Çizgi diziye adını veren Creepy amca, öykülerin başında ortaya çıkan ve öyküye bir girizgah yaptıktan sonra öykü sonlarında da kapanış konuşmasını gerçekleştiren yaşlıca bir beydir. EC comics’in üç anlatıcısından biri olan baş anlatıcı Crypt Keeper (Mezarcı)’ın yerini almıştır. Alaycı ve eğlenceli sunumlarla çizgi öyküleri başlatan ve kapatan Creepy amca aslında bir deneyin ürünüdür. Ölümsüzlüğü bulmak isteyen Dr. Habeas canavarlar üzerinde deneyler gerçekleştirirken ortaya çıkan iksir çıkan bir yangında canavar kalıntılarıyla birleşir ve ortaya Creepy amca çıkıverir. İşte o kendini “mide bulandırıcı” olarak tanımlayan amca olmasa bu öykülerin okunma fırsatı bulunamayacaktı.
Hatta EC’deki diğer sunucular Vault Keeper (Bekçi), Old Witch (Yaşlı Cadı) ikilisinin yerini alan Eerie (ürkütücü) ile Vampirella olmasa “dehşetin sunucularının” yorumundan geçmeyen hiçbir öyküyü okuyamayacaktık. Bu üç sunucu ilerleyen yıllarda bir araya gelecek, öykü girişlerinde ve sonlarında atışarak okuyucuyu ölümler, dehşet, cinayetler okuduktan sonra hayli eğlendireceklerdir.
Hatta bu sunuculardan seksi ve güzel Vampirella kendi çizgi dizisine kavuşacak, nehirlerin ve denizlerin kandan oluştuğu Drakulon gezegeninden dünyamıza gelerek insanlara zarar veren bazı kötü adamların peşine takılacaktır. Hayli kızıl bir kostümle kızıl içeceği tercih eden canavarsı ve dişil kışkırtıcı seksapele sahip “öteki”, Adam (Adem) adlı gence aşık olarak Lilith’in (şeytani Havva) bir yansıması olarak okuyucularla buluşup o dönemin muhafazakar politikacılarına nanik yapacaktır. Sonra da gelip ülkemizde okuyucularla bulunacaktır.
“Öteki” yoksa “ben” mi?
“Öteki”nin olmadığı bir griler dünyası Creepy... Karşıt kutupların çatışmadığı bir çizgi roman nasıl korkutur peki? Bunun yanıtı her öykünün her karesinde gizli: İnsanla!
İnsanların bencillikleri, zaafları, hırsları, ihanetleri, sadakatsizlikleri, yalanları, oyun bazlıkları Edgar Allan Poe’nun grotesk anlayışıyla birleşince ortaya öyle hikayeler çıkıyor ki Creepy’de canavarlar oldukça masum kalıyorlar. Hatta okurlar kimi zaman canavar olarak adlandırılanlara acıyor onlarla özdeşlik kuruyor demek yanlış olmaz.

Çığlık Çığlığa bir dergi reklamı!
"Bir gece evde oturmuş radyo dinliyoruz gene. Başka da bir meşgalemiz yok. Birden reklâmların tam orta yerinde bir kadın çığlığı duyduk ardından da Vraouurrr gibi bir çığlık yükseldi yerimizden fırladık. Daha kendimize gelemeden radyodan şu spot cümleler duyuldu: Korku Magazin çıktı! Bayinizden ısrarla isteyiniz! Artık çizgi roman reklâmı verilmiyor." (İsmet Kızılsu, 1968 üzerine sohbetimizden)
Yıllar önce gerçekleşen ve radyolarda reklamı verilen bu çizgi romanın her baskısının kaliteli olduğunu söylemek olası değil maalesef. Farklı edisyon ve formatlar çizgi kayıpları yaşanmasına neden olmuş, okuru belli oranda da küstürmüştür sevdiği türe. Okur, dergiyi satın aldıktan sonra her kalite kaybıyla ürpermiş, dehşete kapılmıştır ilerleyen sayfalarda desek yeridir.
Creepy, Eerie ve Vampirella bugün Ayşe Karsel Zaimoğlu’nun titiz çevirisi ve Lal Kitap’ın kaliteli baskısıyla ikinci buluşmasını yaşıyor şimdilerde okurlarla. Ancak bu sefer okurumuzun şanslı olduğu gün gibi aşikar. Şimdi, diziyi basan yayınevi diziyi anlıyor ve hak ettiği baskı kalitesiyle raflara ulaştırıyor.
Creepy, güzelliklere ve barışa ulaşmak isteyenlere dehşetin ve şiddetin ürperten şefkat dolu canavarlarını getiriyor. Ayrıca Creepy’nin bu dönemde basılması hayli manidar. 1950 - 2011 benzerliği son derece dikkat çekici. Muhafazakarlığa ve hoşgörüsüzlüğe tokat gibi inen bu çizgi roman dizisi politik cadı avına çıkmış paranoyak siyasetçilere ciddi bir yanıt niteliğini de barındırıyor.

Yayınlanan bir yazım

Vatan Kitap

09. 05. 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder