12 Aralık 2016 Pazartesi

İktidarını Korumak İçin Teröre Sarılan İnsan Dışı Yaratıklar: INHUMANS

Inhumans (İnsandışılar) ırkı okuyanların yakından bildiği üzere Marvel Comics’in son dönemlerde tozlu raflardan alarak göz önüne çıkardığı kurgusal bir çizgi roman dizisidir. Bugünlerde Türkçesini de okuyabildiğimiz dizinin dilimize kazandırılmamış olan yakın zaman hikayeleriyle Marvel açısından önemli işlevi olduğu bu nedenle belki çok bilinmeyebilir. İktidar sorunu yaşadıkları dönem ve teröre bel bağlamaları işte tam da bu bilmediğimiz dönemdir.

Stan Lee – Jack Kirby ikilisi yaratısı olan Inhuman ırkı ilk kez 1965 yılında Fantastic Four’un 45 sayısında oraya çıkmış. Bu sayıdan önce ise kraliyet ailesinden Medusa ve Gorgon ortaya çıkmış. Ancak Inhumanların şehri Attilan’ın ortaya çıkışı 1941 yılına dayanmaktadır. Adeta dolgu malzemesi olarak Captain America dizinde yer alan Jack Kirby yaratısı Tuk the Caveboy’un karelerinde okura sunulan Attilan şehri taş devrindeki ileri bir uygarlık olarak tanımlanmıştır.

Inhumanların ortaya çıkışına bakarsak bunların birilerinin eliyle yaratıldığını görürüz. Diğer ırklar ve türler gibi bir gelişimleri yoktur. Kree adlı uzaylı ırkının kirli işlerini yapmaları için yaratılmış bir ırktır Inhumanlar. Bu ırkın her bireyinin farklı olağanüstü güçleri vardır. Hatta bu farklılık öylesine barizdir ki taş devrinden itibaren farklı dinlerin mitolojilerini süsleyen karakterler olarak sembolleştirilmişlerdir. Ve ama fakat bu ulvi yanlarını bir kenara bırakırsak bunlar aslında kimseye hayrı olmayan silahlar olmak üzere dizayn edilmişlerdir. Bu süreç şöyle işlemektedir: Normal bir insan hayatı süren Inhuman bireyleri zamanı geldiğinde Terrigen Gazına maruz bırakılırlar. Bu gaz onlara olağanüstü güçlerle birlikte olağanüstü bir görünüm de kazandırmaktadır. Ancak hemen altını çizmekte yarar var, onları yaratan Kree bilimi onları hiçbir zaman kullanmamıştır. Bunun yerine dünyalıların başına bırakmıştır. Belli ki bu tarz insansı maşa silahların bir zaman sonra sahibine dönebileceğinden korkmuşlardır… Bilemiyorum ama döndüklerini düşünürsek haklı olduklarını söyleyebiliriz…  
Özellikle Fantastik Four maceralarında kendilerine yer bulmuş olan Inhumanlar kısa öyküler dışında ilk defa şu son 10-15 yıl içinde aktif ve işlevsel bir rol kazanmışlardır. Bu saate kadar ancak figüran olabilmişlerdir.


Inhumanların (İnsandışılar) başında Black Bolt adlı bir lider vardır. Bu karakter ses gücüne sahiptir. Karizmatik bir adamdır ve ama fakat ne zaman ağzını açsa ortamda ya patlama olur, ya insanlar sağırlaşır ya da ölümler olur. O yüzden olsa gerek konuşmaması tercih edilir. Ve bu çok yerinde sağduyulu bir davranıştır.

Gelelim şu son 10-15 yıllık sürece…

Inhumanslar özünde iyi yaratıklardır. Silah olarak üretilmiş olsalar da içlerinden sadece deli olarak da anılan Maximus ve arada bir yanına çektiği ekibin dışında zarar verici kimse çıkmamıştır. Yakın zamana kadar daha çok laf olsun torba dolsun türü maceralarda ortaya çıkmış sayfalara renk katmışlardır.

Ancak gün gelmiş işler değişmiş. Jae Lee gibi ustaların elinden çıkan kısa serilerde boy göstermeye başlamışlardır.

Derken tarihler 2010’u gösterdiğinde işler değişmiş, yeni kurulan Guardians Of the Galaxy ekibiyle kesişen maceralarda ve gittikçe gelişen ve değişen, işlev kazanan Marvel kozmik evreninde önemli roller edinmeye başlamışlardır.

Özellikle War of Kings crossover’ı bir bakıma milat kabul edilebilir.

Inhumans ırkı kralı Black Bolt’un uzaylı Skrull ırkına esir düşmesinin ardından geçirdiği travma birçok olayın başlangıcı olur. Bu olay Secret Invasion’da gerçekleşmiştir. Black Bolt esir tutulduğu dönemde ciddi psikolojik dengesizlikler yaşamış, geri döndüğünde de aldığı kararlarla bunu bir bakıma evrene yansıtmıştır.

War Of Kings hikayesinde Black Bolt ani bir kararla Inhuman ırkını yaratan ve bir başına dünyada bırakan Kree ırkına saldırma kararı alır. Kardeşi deli Maximus’un bilimsel dehasını arkasına alarak Attilan şehrini uzay gemisine dönüştürür ve tüm ırkını alarak dünyadan ayrılır. Yola çıkışlarında ilk yaptıkları şey karşılarına çıkan Skrulları yok etmek olur. Sonrasındaysa Kree donanmalarıyla çarpışarak ana gezegene ulaşır ve krallığını ilan eder. Böylece pasif Inhuman ırkı bir uzay imparatorluğunun başına geçer. Bunu da resmileştirmek için kraliyet ailesi ferdi Crystal adlı kadın kahramanla (Quiksilver’in eski eşi, çocuğunun annesi, Johnny Storm’un eski aşkı ve eski Avengers üyesi) Kree ırkının şampiyonu Ronan arasında bir evlilik planlanır.

Ancak bu arada hikaye X-Man sayfalarından kopup gelen bir karakterle kesişir. Cyclops ve Havok’un sonradan ortaya çıkan kardeşi Vulkan bu maceraya ortak olur. Rise and Fall of the Shi'ar Empire adlı macerada dünyadan ayrılan sosyopat Vulkan Kree’lerin can düşmanı Shi’ar imparatorluğunun başına geçer. Guardians of the Galaxy ekibinin de dahil olduğu ve X-Man’in de başrol oynadığı macerada Xavier’in eski sevgilisi imparatoriçe Lilandra esir düşer.

Bu da bizi Inhuman – Kree düğününe gerçekleşen Shi’ar baskınına ve başlayan savaşa götürür.

Black Bolt ve Inhumanlar kree destekli büyük bir savaşa girişirler. Bu savaşın bir yerinde Black Bolt sesiyle çalışan bir bombayı faaliyete geçirerek Vulkan’ı ve kendisini öldürür. Ancak bu arada uzay ve boyutlar arasında bir yırtığa neden olur ki buradan ortaya çıkan “canserverse” yaratıkları canlı bünyeleri zehirlemeye başlar herkesi canavara dönüştürürler.
İşte böylece bir tür barışın ortaya çıkar. Sh’iar imparatorluğunun başına bir deliye hizmet etmek ve çok saygı duyduğu imparatoriçe Lilandrası ölen Gladiator geçmek zorunda kalır.
Bu arada Inhuman yönetimi altındaki Kree’de durum biraz daha karmaşıktır.

 Ve terörden beslenen insandışı iktidar meselesi!

Realm Of Kings crossover’ı bir bakıma tek bir soruna odaklanmış gibi görünmektedir: Evrene yayılan Kanser yaratıklarının yok edilmesi ve uzayda açılan boyut kapısının kapatılması/onarılması.

Bu macerada GOTG, Nova, Imperial Guards, Son Of Hulk dahil olurlar. Bu kesişmelerde Warlock’un kötü yanı Magus ciddi sorunların hazırlayıcısı olarak görünür ve Thanos ölümden döner…

Bunun yanında da terör saldırıları Kree imparatorluğunu rahatsız etmeye başlar. Inhuman ve farklı Kree teröristler durmadan sivil halka saldırır, insanları öldürürler. Buna karşın hazırlıklı olan Inhumanlar “Inhuman Elite” adlı ekiple bu saldırıları püskürterek her geçen gün daha da kahramanlaşır.

Ancak gerçeğin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır ya hani, buradaki gerçek de ortaya çıkar. Bu terör saldırılarında yer alan tüm teröristler aslında robotturlar ve Kraliçe Medusa’nın emriyle deli Maximus tarafından imal edilmişlerdir.

Kraliyet ailesinden Crystal’la kocası Ronan’ın ortaya çıkardığı bu gerçek Medusa’ya sorulur…

Medusa “Yönetimde boşluk var, halk bunu düşünmesin diye dikkatlerini dağıtıyor her daim kahraman kalıyoruz” minvalinden bir açıklama yumurtlayarak durumu kurtarmaya çalışır. Böylece beceriksiz yönetimin her türlü ayıbı halkın her daim “birlik olma” adı altında ağıla çoban köpeğince sıkıştırılarak sokulması benzeri bir yöntemle yönetildiği ortaya çıkar. Halk ölümlere alıştırılır, hep maşanın maşası olanların saldırıları beklenir, alışılmış lakırdılarla “mutlu günlere” yelken açılır…

Sonra ne mi olur?

Bu konuşma hiç tamamlanamaz… Crystal’in emeller arttıkça amellerin azaldığı, nefislerin azgınlaştığı ortamda “Bunu nasıl yaparsınız? Masumlar öldü!” sorusu bir bakıma havada asılı kalır çünkü savaşları sırasında ortaya çıkardıkları ve kanser olarak yayılan vahşet kapılarına gelir, dikkatler oraya yönelir. Hikaye bununla sonlanır.

Peki bu masum canların hesabı sorulur mu? Hayır sorulmaz! Hesap veren de olmaz bildiğim kadarıyla. Marvel evreni “kahraman” olarak sunduğu bu insandışıların yediği haltı ne yazık ki “görmezden gelmeyi” tercih eder… Ha, Crystal karakteri de bununla ilgili bir şey yapmaz onu da belirteyim. Ölen öldüğüyle kalır iktidar yediği haltla…

War of Kings’in ardından neler oldu bilmiyorum. Ne oldu da oralara gidip savaş başlattılar, binlerce canlıyı öldürdüler, iktidarlarını korumak için her tür pisliğe bulaştılar sonra da dünyaya neden döndüler hiç bilmiyorum. Ama döndüler…

Ülkemizde Gerekli Şeyler’in yayınladığı dizide de görüleceği üzere yine önemli görevler alan Inhumanlar hiç kimseye sormadan milyonlarca insanı kendileri gibi Inhuman yapacak olan Terrigen gazını saldılar dünyaya. İnsan hakları, seçme hakkı, yaşam şekline saygı falan hak getire… Adamlar saldı gazı, milyonların düzenini yok edip kendilerine benzetip özel nesiller yetiştirmenin peşine takılıp paçalarını kurtarmanın derdine düştüler…

Özetle

X-Man’in ortaya çıkışı nasıl ki “faşizm” ve “ırkıçılık”la mücadele esasına dayanıyor idiyse Inhumanların son hali maalesef; çok severek takip etmeme rağmen söylüyorum, hayli totaliter bir rejimin yansıması gibidir. Üstelik de “olumlanan” bir yansımadır… Bir iktidarın devamının her tür birey hakkının önünde olduğu görüşü ağırlık taşımaktadır dizide. Bunun dışındaysa macera ve kurgu olarak oldukça akıcı ve heyecan vericidir… 

Dedim ya, ben seviyorum diziyi. Ama arada ilettiği karışık mesajları da çok görmezden gelmeyin bilinçaltınız olumlu olarak görmeye başlamasın. Hele bir insandışı bir iktidarın kendi planlarını uygulamak için terörü kullanarak sivilleri veya güvenlik güçlerini öldürtmesi… Hiç görmezden gelinmesin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder